Saygıdeğer Büyükelçilerim,
İsviçre Türk Toplumunun Değerli üyeleri,
Kıymetli mesai arkadaşlarım,

36 yıl önce menfur bir saldırıda kaybettiğimiz Başkonsolosluğumuz Sekreteri Mehmet Savaş Yergüz’ü anmak üzere biraraya gelmiş bulunuyoruz. Törene katılımınızdan ötürü hepinize teşekkür ediyorum.
15 Ekim 1942’de Muğla’nın Fethiye İlçesinde doğan M. Savaş Yergüz Galatasaray Lisesini ve Paris’te Gazetecilik Yüksek Okulunu bitirmiş; 1970-1978 yılları arasında Kanada Montreal, Paris, Ankara ve İstanbul’da çalıştıktan sonra İsviçreli eşi Esther hanımla birlikte Şubat 1978’de Cenevre’ye yerleşmiştir. Cenevre’deki Türk Temsilciliklerinde görev almak için başvuran Yergüz, münhal kadro bulunan Başkonsolosluğumuzda Kasım 1978’de sözleşmeli sekreter olarak göreve başlamıştır.
2,5 yıl çalıştığı Başkonsolosluğa kolayca uyum sağlayan, çalışkan ve mesai arkadaşlarıyla iyi ilişkileri bulunan Yergüz’den Başkonsolos Münir Kekevi de çok memnundur ve “çok kıymetli ve uyanık bir memur” olarak bahseder.
9 Haziran 1981 Salı günü o dönemde Ferdinand Hodler Caddesi üzerinde bulunan Başkonsolosluğumuz Kançılaryasından mesai bitiminde saat 18 sularında ayrılan Savaş Yergüz, Başkonsolosluğun yaklaşık 200 metre ilerisinde Ferdinand Hodler Caddesiyle Boulevard Helvetique’in kesiştiği köşede kırmızı ışıkta uğradığı silahlı saldırıda başından ve göğsünden vurulmuş ve olay yerinde şehit düşmüştür.
39 yaşındaki M. Savaş Yergüz 9 Haziran akşamı kendisini bekleyen eşi Esther Hanıma, 5 ve 7 yaşlarındaki oğulları Toprak ve Timur’a bir daha kavuşamamıştır. 13 Haziran’da Başkonsolosluğumuzda yapılan törenin ardından merhum Yergüz’ün cenazesi Ankara’ya gönderilmiş ve düzenlenen devlet törenin ardından doğum yeri Fethiye’de toprağa verilmiştir.
Eşinin vefatından sonra ailesinin yaşadığı Basel’e yerleşen ve öğretmenlik yapan Esther Yergüz, emekli olduktan sonra yılın yarısını eşinin memleketi olan Fethiye’de geçiriyor. Törene davet etmek için aradığımda memnuniyet duyduğunu, ancak Türkiye’de bulunduğu için bugün maalesef aramızda olamayacağını ifade etti.
Esther Yergüz geçtiğimiz Şubat ayında 35 yıl sonra ilk kez Cenevre’ye geldi, kendisiyle tanışma ve sohbet etme imkanı bulduk, anılar canlandı, bazen kelimeler kiyafetsiz kaldı, boğazımıza bir yumru oturdu ama birlikte vakit geçirmekten çok memnun olduk.
Bugün rahmetle andığımız Mehmet Savaş Yergüz’ün ve tüm şehitlerimizin aziz hatıraları önünde sizleri saygı duruşuna davet ediyorum.
Bu vesileyle, canlarını vatanları uğruna feda eden tüm şehitlerimize Allah’tan rahmet diliyorum. Ruhları şad olsun!
Yergüz’ün katili Mardiros Jamkotchian çevredekilerin de yardımıyla kısa sürede yakalanmıştı. Katil sorgusunda, 2 yıldır ASALA’ya mensup olduğunu, ASALA’nın Cenevre’deki Türk Konsolosluğu’na yönelik olarak el bombasını Konsolosluğun içinde patlatmak ya da Konsolosluğun önemli bir görevlisini öldürme planını gerçekleştirmek üzere 3 Haziran’da Beyrut’tan Zürih’e uçtuğunu, oradan da trenle Cenevre’ye geldiğini, kendisine Beyrut’tayken bildirildiği şekilde Cenevre’de çiçekten saatin önünde, tanımadığı Ermenice konuşan bir kadının kendisiyle temasa geçtiğini ve çöp kutusunda bir paket bulacağını belirttiğini, pakette silah, teçhizat, el bombası ve iki adet şarjör bulunduğunu ifade etmiştir.
Cenevre’yi Ermenilerin sesini tüm dünyaya duyurabileceği bir yer olduğu için seçtiklerini belirten 23 yaşındaki katil, Başkonsolosluğun önünde birkaç gün önce yaptığı keşifte kendi aralarında Türkçe konuştuklarını gördüğü 4 adamdan kendince daha önemli olduğunu düşündüğü Yergüz’ü hedef seçtiğini ve “O Türk’ü 1,5 milyon Ermeni’nin intikamını almak için öldürdüğünü” söylemişti. Cenevre’deki bu hain saldırı ne ilk ne de sondur.
Ermeni milliyetçiliğinin nefret ve intikam duygusuyla birleşmesi uluslararası bir terör kampanyasına dönüşmüş, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin yurtdışındaki temsilcilerini hedef alan ve 1973 yılında Los Angeles Başkonsolosu Mehmet Baydar ve Konsolos Bahadır Demir’in Santa Barbara’da pusuya düşürülüp kalleşçe vurulmalarıyla başlayan bu terör kampanyası nedeniyle Türk Dışişleri Bakanlığı 20 yılı aşan karanlık dönemde büyük dram yaşamıştır.
Değerli konuklar,
Şehitlerimizin hatıralarına sahip çıkıyoruz, çıkmaya da devam edeceğiz. Yaşanan karanlık günleri asla unutmayacağız, ancak karanlığa da saplanmayacağız. Bu acıların bir daha asla yaşanmaması için nefret, intikam ve şiddet yerine sağduyulu davranacağız ve davranılmasını da telkin edeceğiz. Türk diplomatları olarak tarihi anlaşmazlıkların karşılıklı saygı temelinde uygarca konuşulup tartışılarak ortadan kaldırılmasına katkı sağlamak amacıyla doğruları anlatmaya var gücümüzle devam edeceğiz.